Tüm Damar Sistemini Ayakta Tutan Kılcal Damarlardır
Bedenimize bakıp doğa ile karşılaştıralım.
Kalbimizden çıkan ve neredeyse 100.000 Km uzunluğu bulan kan damarları, vücudumuzun en dış kısımlarına kadar uzanır. Sizce hangisi daha önemlidir: Büyük kan damarları mı yoksa tüm organlara besin maddeleri taşıyan kılcal damarlar mı?
Vücudun dış kısımlarındaki kılcal damarlarda kırmızı kan hücreleri adeta tek yönlü yolda ilerliyormuş gibi peş peşe hareket ederler.
Bir stres durumunda kılcal damarlar büzüşür ve etrafında bulunan vücut dokusu oksijensiz kalır, besin maddeleri buraya ulaşmaz ve bu nedenle beden venöz kanın blokajından dolayı zehirli maddelerden arınamaz.
Sağlıklı işleyen kılcal damar sistemi olmazsa, insan bedeni aynı bakımsız bir ağaç gibi sararıp solar. Damarları çevreleyen dokulara giden tüm bağlantılar hasar görür, ilgili tüm organlarda eksiklik belirtileri başlar ve bir gün tamamıyla durana dek işlevleri kısıtlanır.
Doğada bulunan bir ağaç, artık su ve besin maddeleri alamadığında önce dallarından kurumaya başlar, ağaç gövdesinden değil. Ağacı tümüyle canlı tutan en ince dallarında dahi bulunan vakum sistemleridir. Bu vakum sistemleri, ağacın içindeki sıvı akışını sağlar.
İnsan vücudu da böyledir. Doktorlar yalnızca ana damarları dikkate alırlar, kılcal damar sistemiyle fazla ilgilenmezler. Oysa tüm damar sistemini ayakta tutan kılcal damar sistemidir.
Geçmiş yıllarda yapılan bir araştırmada, henüz yeni yumurtlanmış bir yumurta incelenmiştir. Yumurtada henüz bir kalp oluşumu olmamasına rağmen kılcal damarların attığı ve kan dolaşımının sağlandığı saptanmıştır. Kalbin oluşumu ikinci günden sonra gerçekleşmiştir. Bu tespit, kılcal damarların tüm kan dolaşım sistemi için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. OPC sayesinde kanın ince viskozite kazanması ile tüm beden dokuları beslenir, atar damarlarla toplar damarlar esneklik kazanır ve damar duvarlarında sızdırmazlık sağlanır.
OPC, C vitamini ile kan damarlarının kolajen yapısının oluşmasında rol oynadığı için geçirgen olan kan damar duvarlarında sızdırmazlık sağlanır ve ödem oluşumu engellenir. Atardamarlar doğrudan kalbe bağlıyken, toplardamarların atış hareketiyle ve kas hareketlerinin yardımıyla venöz kanı kalbe taşırken sağlıklı olması çok önemlidir.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz: “Sağlıklı atardamarlar = kusursuz toplardamar dolaşımı”
Şimdi kan damarlarının kötü durumundan kaynaklı kanı koyulaşan ve bu nedenle ayaklarında, ellerinde ve hatta kafasındaki kanın olması gerektiği gibi dolaşımda olmadığı bir insan vücudunun durumunu düşünün.
İnsan, bedeninde yaklaşık 6,5 ila 7 litre kan taşır. Kanın koyulaşması nedeniyle kan vücudun her yerinde değil, ağırlıklı olarak gövdede dolaşır. Kalp kanı pompalamakta zorlanır ve sonuç olarak yüksek tansiyon ortaya çıkar.
Fakat OPC alımından sonra kan daha akışkan hale gelir ve kanın zorlukla ulaşabildiği ellerde, ayaklarda ve kafada engelsiz kan akışı sağlanır, kan akışındaki tüm süreçler tekrar işlevsel hale gelir. Böylece kan basıncı azalır ve tansiyon düşer.
Oligomer Proantosiyanidin alımından sonra kolestrol ve kan şekeri seviyesinin neden düştüğü ve kan dolaşımındaki yağ oranının neden dengelendiği böylece daha iyi anlaşılır. Tüm bu olumlu gelişmelerin tek kaynağı kanı akışkan duruma getiren Oligomer Proantosiyanidin'dir.